NE DERİNDEYİM NE KIYIDA,ELİNİ TUTACAK KADAR ORTADA Bazen hayat tam da böyle bir yerdir. Ne derindesin, ne de kıyıda… Bir ucu dipsiz bir denize uzanır, diğer ucu bildik, tanıdık bir kıyıya. Ama sen, tam ortasındasındır. Ne karaya çıkacak kadar yakındır ellerin, ne de derinlere batacak kadar uzak. Öylece durursun, elini uzatsan belki birine dokunur ama tam tutamazsın. İnsan çoğu zaman bu ‘ortada kalmışlıkta’ kendini kaybeder. Ne bir şeye tam ait hisseder, ne de tamamen uzak. Ne geçmişte kalır, ne de geleceğe cesurca yürüyebilir. Beklentiler, korkular, umutlar ve yorgunluk arasında asılı kalır. Bazen bir limana sığınmak istersin, bazen de açık denizde kaybolmak. Ama en çok da elini uzatıp birine tutunmak… Çünkü biliriz ki, tutunan eller yol gösterir, güç verir, umut olur. Ama ya o el sadece uzanıyorsa ama tam tutmuyorsa? İşte en yorucu his tam da budur. Bu sözü duyduğumda gözümde hemen bir deniz canlanıyor. Dalgalarla boğuşan biri değil belki ama rotasını kaybetmiş bir yolcu gibi… El...