Günlerden Cuma,sabah mesai başladığında henüz güneş tam olarak yükselmemişti ama benim röntgen odasında tempom zaten tavan yapmıştı. Kasetli cihaz, aralıksız çekim listesi ve sürekli gelen hastalar… Sabahtan beri durmadan çalışıyordum; oturacak zamanım yok, yemek yemiyorum, WC’ye bile gitmedim. Daha ilk saatlerden, bugün sıradan bir gün olmayacağını hissetmiştim.
Arka arkaya gelen hastaların çekimleri sırasında cihaz bir anda hata verdi,ekran dondu, kaset sıkıştı… O an odada bir sessizlik, ardından hafif bir panik hâkim oldu. “Tam da mübarek Cuma günü bu olay mı olur yeğenim” diye düşündüm kendi kendime. Hemen cihazın arızasını gidermeye çalıştım ama yoğunluk ve sürekli kullanım, işleri daha da karmaşık hâle getiriyordu.
Tam o sırada kapı açıldı ve başhekim içeri girdi. Durumu yerinde görmek istemiş. Gözleriyle cihazı inceledi, ben hızlıca özetledim: “Cihaz aşırı yoğunluktan hata verdi, birkaç saat uğraşmam gerekecek. Arka sırada bekleyen hastalar var.” Başhekim sessizce başını salladı; gözlerindeki dikkat ve hafif endişe, odadaki gerilimi daha da artırdı.
Ve işin tuzu biberi, sinirli bir amca içeri girdi. “Evlat, bizi niye çekmiyorsunuz, sabahtan beri bekliyoruz ya!” diyerek odada gürültü yapmaya başladı. Doktorlar durumu fark etti ve cihazın bozuk olduğunu söyledi, çekim yapılamayacağını belirttiler. Ama amca inadını sürdürüyordu; hareketleri agresifleşmeye başladı. Bir anda bana doğru şiddet uygulamaya teşebbüs etti!
O an kalbim hızlandı. Beyaz kod verdim. Alarm çaldı, güvenlik ekibi saniyeler içinde içeri girdi. Amcayı sakinleştirmeye çalışırken, odadaki diğer hastalar panikledi. Başhekim hemen yanımda duruyor, durumu gözlemliyordu; yüzündeki dikkat ve ciddiyet gerilimi katladı.
Tam o sırada sırada bekleyen bir hanımefendi bayıldı. Hızla müdahale ettik, güvenlik ve sağlık ekibi onu odanın bir köşesine aldılar. O an odada kaos hâkimdi: cihaz bozuk, bir hasta agresif, bir hasta baygın, diğerleri endişeli ve sabırsız. Her şey bir anda üst üste gelmişti.
Ben bir yandan cihazla uğraşıyorum, birkaç teknik ayarlama yapıyorum; bir yandan hastaların güvenliğini sağlıyorum; bir yandan da amcayı başhekim ikna etmeye çalışıyor. Zaman yavaşlıyor gibiydi; her saniye daha da kritik hale geliyordu.
Saatler süren uğraşlar, ayarlamalar ve dikkatli müdahaleler sonucunda cihazı tekrar çalıştırmayı başardım.Hastalar çekimlerini yaptırabildi, amca başhekim tarafından ikna edilip güvenli bir şekilde odadan çıkarıldı ve bayılan hanımefendi kendine geldi. O an derin bir nefes aldım; hem yoğunluğu hem gerilimi hem de sorumluluğu atlattığımız için içimden büyük bir rahatlama geldi.
O gün bana şunu öğretti: röntgen odasında işler ne kadar planlı görünse de, yoğunluk, teknik aksaklıklar, sabırsız ve agresif hastalar birleşince gerçek bir sınav yaşanıyor. Sakin kalmayı, hızlı düşünmeyi ve her an tedbirli olmayı öğreniyorsunuz. Ve işin sonunda herkes güvende, cihaz çalışır hâle gelmiş ve hastalar mutluysa, tüm yorgunluk ve stres çok ta önemli değil.
Ve itiraf edeyim… o gün sonunda kahvemi içmek, birkaç saniye bile olsa oturmak bana büyük bir zafer gibi gelmişti! 😅
BU YAZI İLE İLGİLİ YORUMUNUZU AŞAĞIDAN YAPABİLİRSİNİZ :)
Yorumlar
Yorum Gönder